Küreselleşme ve bununla bağlantılı olarak ticarette serbestleşme uygulamalarının da etkisiyle dünya çapında çeşitli gıda krizleri yaşanmaktadır. Mevcut krizler birden çok ölçekte (yerel, ulusal ve küresel) yaşanmakta ve krizlerin düzeyi gün geçtikçe daha da derinleşmektedir. 2020 yılında 55 ülkeden en az 155 milyon insanın kriz içerisinde ve/veya daha kötü bir durumda olduğu belirtilirken, bu rakamın 2019 yılına kıyasla 20 milyon daha arttığı vurgulanmaktadır (FSIN ve Global Network Against Food Crises, 2021: 14). Yani yaşanan kriz sadece dünyanın kırılgan bölgelerinin sorunu değildir. Elbette ki şiddetli çatışmaların, iklim şoklarının ve ekonomik istikrarsızlıkların yoğun olarak yaşandığı ülkeler gıda krizini daha şiddetli bir şekilde hissetmektedir. Ancak bu sorunun belirli bir ülke ya da bölgeyi ilgilendirdiği anlamına gelmemektedir. Ayrıca söz konusu kriz salt ekonomik olarak uygun fiyatlı gıdaya erişim yönüyle de açıklanamaz. Bu krizin neden olduğu toplumsal, ekolojik ve etik boyutlar da bulunmaktadır. Bu ise, modern gıda sistemi üzerine düşünülmesini ve bu sistemin yeniden yapılandırılmasını gerektirmektedir.
Akkuş, A.
Türkiye’de Tarım Politikaları Sürdürülebilir Mi?. Nevşehir: Kapadokya Üniversitesi Yayınları.(2023).